Haksız eylemlerden zarar görmüş olan kişi kanunda belirtilen süreler içerisinde dava yoluna başvurmuş olmalıdır. Bu nedenle Haksız Fiil Zamanaşımı süreleri oldukça önemlidir.Zamanaşımına ilişkin süreler geçtikten sonra dava açılırsa, davalı zamanaşımı durumunu ileri sürerek zararın istenmesine ilişkin hakkı ortadan kaldırabilecektir. Öte yandan haksız fiil sorumluluğu en sık karşılaşılan konulardan biridir. Ancak hemen belirtmek gerekir ki zamanaşımı bir def’ i niteliğindedir. Başka bir deyişle hakim tarafından re’ sen dikkat edilmeyecektir. Haksız fiil sorumluluğuna dair zamanaşımı süreleri Borçlar Kanunu’ nun 72. Maddesinde kendine yer bulmuştur. İlgili madde hükmünde üç farklı süre öngörülmektedir. Söz konusu süreler; normal süre, çerçeve ya da azami süre ve istisnai süre şeklinde isimlendirilmektedir.
İlginizi çekebilir: HUKUKA UYGUNLUK NEDENLERİ
Haksız Fiil Manevi Tazminat Zamanaşımı
Zamanaşımına ilişkin sürelerin Türk Borçlar Kanunu (TBK) 72. madde de düzenlendiğini belirtmiştik. İlgili madde hükmüne göre tazminat istemlerine ilişkin zamanaşımı sürelerinin başladığı tarih önem taşımaktadır. Bu nedenle zarar gören tarafından zararın ve yükümlünün öğrendiği tarih zamanaşımın başladığı tarih olarak belirlenmiştir. Söz konusu tarihten itibaren iki yıl ve her halde fiilin işlenmiş olduğu tarihten itibaren on yıl geçmesiyle birlikte zamanaşımı süresi tamamlanmış olacaktır. Fakat bu noktada önemli bir detaya yer vermemiz gerekmektedir. Bazı durumlarda tazminatı doğuracak fiil, ceza kanunlarında daha uzun zamanaşımı süresi içeren bir cezayı gerektirebilmektedir. Bu halde zamanaşımı olarak bu süre dikkate alınmaktadır. Diğer taraftan haksız eylem nedeniyle zarar gören adına bir borç doğmuş olması haline dikkat edilmelidir. Söz konusu durumda zarar gören,tazminat istemi Haksız Fiil Zamanaşımı süresi geçse dahi ifadan kaçınabilmektedir.
Haksız Fiil Tazminat Zamanaşımı
TBK’ nın yetmiş ikinci maddesinde belirtilen zamanaşımı süreleri kusur sorumluluğu halinde uygulanabilmektedir. Aynı zamanda kusursuz sorumluluk hali mevcut ise de uygulanabilecektir. Dolayısıyla her iki halde de aynı madde hükmünde yer alan süreler uygulama alanı bulmaktadır. Diğer bir ifadeye Haksız Fiil Zamanaşımı TBK’ nın 49 ve devam maddelerinde uygulanabilmektedir. Öte yandan TBK’ nın 65 ila 69 maddeleri arasında düzenlenen hallerde uygulanacağı tabiidir. Hatta trafik kazaları kaynaklı manevi tazminat davalarında da TBK’ nın 72. maddesi uygulanmaktadır. Ancak belirtilmelidir ki trafik kazaları kaynaklı maddi tazminat davalarında KTK’ nın 109. Maddesi dikkate alınmaktadır.
Bahsettiğimiz davalarda zamanaşımına ilişkin olarak kanun metninde yer alan iki ve on yıllık süreler geçerlidir. İki yıllık süre, zararın ve fiili yapanın öğrenildiği an başlamaktadır. Öte yandan her halükarda zarar ya da fail veya sorumlu olay anından itibaren on yıl içerisinde öğrenilemez ise tazminat alacağı bu halde de zamanaşımına uğrayacaktır. Örnek olarak zarar gören, faili haksız fiilin gerçekleştiği tarihten 9 yıl sonra öğrenmiş olabilmektedir. Bu halde zarar gören dava açmak için bir yıl içerisinde başvurmak zorundadır. Aksi halde zamanaşımı süresi dolmuş olacaktır.
Haksız Fiil Zamanaşımı Süresi
Zamanaşımı hükümlerinin dikkate alınması sırasında iki yıllık sürenin hesaplanmasında zararın öğrenilmesi önem taşımaktadır. Zararın öğrenilmesi hususundaki amaç zararın oluştuğu yani varlığının öğrenilmesi olarak algılanmaktadır. Zarara ilişkin miktar veya kapsam bilgisinin var olup olmaması aranmayacaktır. Tabii ki öğrenilmiş olan zararın genel manada tazminat davasına konu olabilecek nitelikte olması gerekmektedir. Diğer taraftan ileride doğması muhtemel zararlar söz konusu olabilmektedir. Bu tür zararlar da ilk zararın öğrenildiği tarihte öğrenilmiş sayılmaktadır. Diğer bir ifadeyle Haksız Fiil Zamanaşımı süresi ilk zararın öğrenildiği tarihte başlamış sayılacaktır. Son olarak zarardan sorumlu tutulacak olanın tahmini olarak değil de kesin bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Bu noktada failde hata zamanaşımına tesir etmeyecektir.
Küçükokka Hukuk Bürosu kurulduğu andan bu yana Ceza Hukuku, Aile Hukuku, Uluslararası Hukuk, Tazminat Hukuku, İş Hukuku, İcra İflas Hukuku, Gayrimenkul Hukuku ve Tüketici Hukuku başta olmak üzere hukukun her alanında hizmet vermekte olup, seçkin şahıs ve şirketleri temsil etmektedir.